Mine 35 yaşlarında, sarışın, balık etinde, dolgun göğüslü, dolgun kalçalı, bembeyaz tenli, her erkeğin başını döndürebilecek güzellikte bir kadın. Ben ise 50’yi aşmış, olgun bir erkeğim. Bir gün eve davet ettim Mine’yi. Hem konuşup dertleşecek, hem de birlikte baş başa yemek yiyip, şarap içecektik.
Öğlene doğru geldi. İki palamut alıp, yanına da iki şişe beyaz şarap almıştım. Birlikte mutfağa girdik Mine ile. O balıkları pişirirken, ben de salatayı yapacaktım. Mine’nin üzerinde yine iç gıcıklayıcı bir kıyafet vardı. Dekolte daracık bir bluz ve altında da yine dar bir eteklik. Göğüsleri ve kalçaları bu dar kıyafetin içerisinden fırlayacakmış gibi duruyordu. Ben salata ile uğraşırken, o balıkları pişiriyor, bir yandan da konuşuyorduk. Parfümü ise tam da baş döndürücü cinstendi. Salatayı yaptıktan sonra, ellerimi yıkadım ve hemen yanı başımda duran ve buram buram seks kokarak, aklımı başımdan alan Mine’ye sarılmaktan kendimi alamadım. Adeta bir mıknatıs gibi beni kendine çekmişti Mine bu haliyle. Arkasından yanaşıp, kollarımı beline dolarken, boynundan da küçük bir öpücük aldım. “Dur ne yapıyorsun? Balıkları yakacağız” diye tepki gösterdi. Yanağından ve dudağından küçük bir kaçamak öpücük alıp, sofrayı hazırlamaya koyulduk.
Karşılıklı oturduk, bir yandan balığımızı yerken, bir yandan da şarabımızı yudumluyorduk. Bilgisayarda da, ortama uygun slow bir müzik koyup, tatlı tatlı sohbet etmeye başladık. Bu arada, romantik bir dans müziği çalmaya başladı. Kalkıp, elinden tuttum ve kollarımı beline dolayarak, Mine ile dans etmeye başladım. O da kollarını boynuma dolayıp, başını da omzuma koyarak, gözlerini kapadı ve birlikte salonun ortasında müziğin ritmine uyarak dans etmeye başladık. Bir de Mine’nin çok hoşuma giden bir yeri vardı ki o da omuzlarıydı. Hem dik, hem de yusyuvarlak omuz başları, onu olduğu halinden çok daha çekici ve seksi bir kadın haline dönüştürüyordu. Yani Mine tepeden tırnağına kadar tam bir dişilik abidesiydi.
Bir yandan şarabın verdiği ateş, diğer yandan da Mine’nin alev alev yanan vücudu ile irkildiğimi hissettim. Hele teninden yayılan baş döndürücü parfüm ve teninin kokusu beni iyice kendimden geçirmeye yetti. Mine’yi daha sıkı bir şekilde kendime çekip, kalçalarından okşamaya başladım. O da, bunu hissetmiş olmalı ki boynuma daha sıkı sarılıp, vücudunu vücuduma yapıştırdı. Neredeyse tek vücut gibi olmuştuk. Erkekliğim kabarmaya başlamıştı. Kalçalarından bastırıp, iyice hissetmesi için kendime doğru çekerken, göğüsleri de vücuduma yapışmış, teninin kokusu ise başımı döndürmeye yetmişti. Bu kez, saçlarından, yanaklarından, dudaklarından boynundan öpmeye başladım Mine’yi. O ise hala başını omzuma dayamış, bana sıkı sıkıya sarılmış bir şekilde dans etmeye çalışıyordu. Uzun bir süre hem müziğin, hem de bu ortamın keyfini birlikte çıkarttık.
Daha sonra, hemen yanımızdaki kanapeye oturduk. Mine’yi omuzlarından tutup, kucağıma yatırdım. Gözleri yarı aralık bir şekilde bana bakıyordu. Eğildim ve alev alev yanan dudaklarını emmeye başladım. Bir elimle saçını okşarken, bir elim de o dipdiri ve dolgun göğüslerine gitti. Bluzunun altından yarısı dışarıda yarısı içeride olan o muhteşem göğüslerini hafif hafif okşamaya başladım. Nasıl da diri ve sertti. Adeta bir mermer gibiydi. Göğüs uçları kabarmaya başlamıştı bile. Biraz daha okşadıktan sonra, yavaş yavaş elim aşağılara doğru kaymaya başladı. Zaten dar olan eteği, kucağıma yatması ve ayaklarını kanapeye uzatması ile birlikte iyice yukarı doğru sıyrılmıştı. Eteğinin altından uzanan pürüzsüz ve bembeyaz bacakları, her erkeğin aklını alacak kadar güzellikte ve tahrik ediciydi. Bu bacakları okşamaya başladım bu kez de. Teni adeta ipek bir kadife gibiydi. Bacakları da mermer sütun gibi pürüzsüz ve şahaneydi Mine’nin. Bir müddet daha okşadıktan sonra, iki bacağının arasına doğru elimi sokmaya başladım. Altındaki ufacık külotunun üzerinden, kadınlığını okşamamla birlikte, kucağımda yatan Mine’de de kasılmalar başladı. Külotunun üzerinden bir müddet okşadığım kadınlığını bu kez, elimi külotunun içine sokarak okşamaya, klitorisini parmaklarımın arasında yuvarlamaya başlamam, Mine’nin iyice tahrik olmasına yol açtı. Vajinasından zevk suları gelmeye başlamıştı bile. Elim neredeyse sırılsıklam olmuştu. Benim de penisim taş gibi olmuş, artık pantolonumun içinde isyan eder gibi dışarı çıkmaya çalışıyordu.
Bu kez Mine’yi kucağımdan kaldırıp, kanapeye uzattım ve ben de soyunmaya başladım. Üzerimdeki gömleği ve pantolonu çıkarttıktan sonra, eğilip Mine’nin üzerindeki bluzu ve eteğini çıkarttım. Karşımda, sütun gibi bembeyaz mermerden yapılmış gibi muhteşem bir vücut duruyordu. Üzerinde sadece ufacık bir külotu kalmıştı. Göğüsleri ise üzerinden bluzunu çıkartmama rağmen, dipdiri duruyordu. Bir müddet Mine’yi bu şekilde seyrettim. İçimden, bu muhteşem vücut benim olmalıydı diye iç geçirdim. Eğildim ve tekrar uzun uzun dudaklarından öpmeye başladım Mine’yi. O da boynuma sarılıp, saçlarımı okşuyor, ellerini sırtımda dolaştırıyordu. Yavaş yavaş dudaklarından boynuna doğru inip, oradan göğüslerine geldim. Bu muhteşem göğüsleri öpmeye doyamıyordum. Uçları kabarmış, fındık gibi olmuştu adeta. Dilimle etrafından turlar atıp, uzun uzun göğüs uçlarını emdim, yaladım, öptüm. Mine de başımı iyice bastırıp, göğüslerinin iyice ağzımın içine girmesini ister gibiydi. Bir yandan da külotunun içine soktuğum elimle vajinasını okşuyordum. Avuçladıkça, kasılıyordu Mine. Göğüslerinden, göbeğine oradan da vajinasına doğru inmeye başladım. Vücudu alev alev yanıyordu Mine’nin. Bir hamlede altındaki küçücük külotu çıkartınca, ortaya mükemmel bir tablo çıktı. Bembeyaz vücudunun altında vajinası, tam anlamıyla pembe bir gül goncası gibi duruyordu. Henüz daha yeni açmış bir gonca. Mine’nin kadınlığından yayılan iç gıcıklayıcı kokusu ise beni tam anlamıyla sarhoş etmişti. Bir müddet bu güzel pembe gül goncasını seyrettikten sonra, eğilip öpmeye başladım. Muhteşem güzellikte bir yerdi Mine’nin vajinası. Her kadında bulunmayacak kadar güzel ve çekiciydi. Bu kez dudaklarımı vajinasının dudaklarına yapıştırıp, doya doya emmeye başladım. Bir yandan emerken, bir yandan da dilimi volkan gibi yakıcı kadınlığının içine sokmaya başladım. Sıcaklığından sanki dilim kavruluyor gibiydi. Böyle bir güzellik, böyle bir başdöndürücülük olamazdı. Dakikalarca yaladım Mine’nin vajinasını. Doyamıyordum. Yaladıkça daha da yalayasım geliyordu. Dilimi içine sokup çıkarttıkça, Mine de eliyle başımı vajinasına bastırıyor, bir yandan da kalçalarını kaldırıp, kadınlığını iyice ağzımın içine girmesini sağlıyordu. Ne kadar süre bu muhteşem organı yaladım bilmiyorum ama herhalde en azından yarım saat olmuştur. Bu arada Mine de, iki üç kez boşaldı. O boşaldıkça ben yaladım, ben yaladıkça o boşaldı. Bir elimle o dolgun kalçasını okşarken bir elimle de göğüslerini okşuyordum Mine’nin. Her ikimiz de artık iyice kıvama gelmiş, birbirimizi arzular bir hale dönüşmüştük. “Hadi, artık içime girmeni istiyorum” diye inledi Mine. Ben de daha fazla dayanamadım zaten. Ve bir çırpıda altımdaki külotumu çıkararak, zaten kemik gibi olmuş penisimi, Mine’nin sırılsıklam olmuş vajinasının dudaklarına sürtmeye başladım. Penisimin bir an önce bu muhteşem pembe gül goncasının içine girmek için sabırsızlandığını ve ucunun attığını hissettim. Yavaş yavaş Mine’nin kadınlığından içeriye girerek, derinliklerine doğru yol almaya başladım. Az önce dilimi kavuran sıcaklık bu kez de penisimi kavuruyordu. Mine’nin o muhteşem vajinasının içi alev alev yanıyordu adeta. Taa dibine kadar sokmaya başladım penisimi. Sıcacık ve daracıktı. Nasıl böyle kalabilmişti bu muhteşem organ. Dibine kadar girdikten sonra, elimi kalçalarına atarak, bir yandan kalçalarını hem okşayıp hem de kaldırarak, ileri geri Mine’yi oynatırken, bir yandan da ben de bu kadınlığın içine girip çıkıyor, korkunç bir zevk denizinin içinde adeta boğuluyordum. Mine de büyük bir zevk girdabının içindeydi. İnliyor, çığlıklar atıyor, yaşadığı zevkin tadını alabildiğine çıkarıyordu. Bu kez kalçalarından beline doğru yukarı çıkarttım ellerimi ve belinden kavradığım Mine’yi kendime çeke çeke içinin derinliklerine doğru girip çıkmaya devam ettim. Altımdaki Mine’nin taş gibi göğüsleri de bu ritmik hareket ile öne arkaya doğru gidiyor, muhteşem bir manzara oluşturuyordu. Başını sağa sola sallayıp, bir yandan kollarıma da sarılan Mine, “Hadi artık. Gel ne olur. İçime boşal. Boşalmanı istiyorum” diye kısık kısık altımda inlemeye başladı. Benim de zaten daha fazla bu güzelliğe dayanacak gücüm kalmadı. Penisimi iyice Mine’nin vajinasının dibine kadar sokup, ellerimle de beline iyice yapışıp kendime çekerken, ben de onun kadınlığına adeta yapışarak, bir yandan da sarsıla sarsıla Mine’nin derinliklerine boşalmaya başladım. Mine de içine boşalan sıcaklığı hissettikçe “Evet… Evet… Çok güzel… Harikasın… Boşal… Boşal…” diye bir yandan teşvik ediyor bir yandan o da altımda sarsıla sarsıla boşalıyordu. İkimiz de aynı anda muhteşem bir zevk denizinin ortasında beraberce kulaç atıyor, böylesine bir mutluluğu yaşıyorduk.
İyice boşaldıktan sonra, birlikte banyonun yolunu tutup, ılık duşun altında yine birlikte duş alarak, yorgunluğumuzu attık. Havlulara sarılıp, salona geldik ve kendimize birer kadeh şarap doldurup, bu kez yatak odasına geçtik ve oturur vaziyette yatağa girdik. Bir yandan şaraplarımızı yudumlarken, bir yandan da konuşup, birbirimizi daha iyi tanımaya çalışıyorduk Mine ile. Mine, harika bir kadındı. Her erkeğin sahip olmak için can vereceği bir kadındı doğrusu. Böyle bir kadınım olmadığı için içim sızladı adeta.
Kadehlerimizi bitirdiğimizde, yatağa gireli de neredeyse yarım saat olmuştu. Önce ellerimiz birleşti. Suyun da verdiği dirilik ile Mine’nin muhteşem vücudu, harika görünüyordu. O baş döndürücü ten kokusu ise benim bir kez daha kendimden geçmeme neden olmuştu. Penisim tekrar uyanmaya başlamış, havlunun altından baş kaldırıyordu. Mine’nin elini tutup, penisimin üstüne koydum. O da benim erkekliğimi okşamaya başladı. Elinin değmesi ile birlikte daha bir başkaldırmaya başladı penisim bu kez. Boynundan tutup, “Hadi sen de onu öp de mutlu et tatlım” dedim. Eğildi ve önce başından öpüp, diliyle yalamaya, ardından da ağzının içine alıp emmeye başladı.
Mine, penisimi öylesine güzel yalayıp emiyordu ki, bu işi çok iyi becerdiği belli oluyordu. Ben de başından tutarak, bir yandan saçlarını kavrayıp, penisimin üstüne bastırarak daha derinlere kadar ağzına almasını istiyordum. O da benim bu isteğimi anlamış olmalı ki, gırtlağına kadar penisimi ağzının derinliklerine kadar alıyor, müthiş bir emiş gücü ile ağzından çıkarıyordu. Neredeyse ağzının içine boşalmam an meselesiydi. O da bunu anladığından olsa gerek, kendini geriye çekti. Ben de bir müddet bekleyip, penisimin boşalma durumundan dönmesini bekledim. Bu kez Mine’yi arkadan yapmak istiyordum. Yatakta domaltmak isteyince, o da bu isteğimi anladı. Sanırım arkadan çok fazla ilişkiye girmemiş olsa gerekti. Biraz gönülsüz davranınca, ben de biraz ısrar etmek zorunda kaldım. O yusyuvarlak, dolgun kalçalarını bu kez kasıklarımda hissetmek, o daracık arka deliğinden içeriye girmek istiyordum. Bu düşünce adeta bir anda saplantı haline geldi bende. Ama önce, o muhteşem kadınlığını bir kez daha yalamak istiyordum. Bir kez daha sırt üstü yatan Mine’nin bir kez daha bacaklarının arasına başımı gömerek, o pembe gül goncasını olanca güzelliği ile yalamaya, emmeye, dilimi içine sokup çıkartmaya başladım. Bu kez de bir elimin parmakları ile de arka deliğinden içeriye girip çıkıyordum. Hatta bir ara baş parmağımı vajinasından içeri sokarken, orta parmağımı da arkadaki karanfil gibi deliğine sokup çıkarmaya başlayıp, bir yandan da klitorisini ağzıma alıp emmek Mine’yi çılgına çevirdi adeta. Onun bu durumdan zevk aldığını görünce, bu kez daha uzun süre kadınlığını yalamaya karar verdim. Muhteşem bir duyguydu. Zaten Mine de daha fazla dayanamadı ve altımda sarsıla sarsıla boşalırken, ben de büyük bir keyifle onun zevk sularını yalıyordum. Daha sonra iki parmağımı vajinasından içeri sokarken iki parmağımı da arka deliğine sokup çıkararak, daha da büyük zevk almasını sağladım. O da artık daha fazla dayanamadı ve “Hadi artık… Ne yapacaksan yap… Beni böyle mahvetme. Hadi sok artık içime… İçimde istiyorum seni…” diye inlemeye, kıvranmaya ve yalvarmaya başladı.
Yattığı yerden yüzü koyun çevirdim Mine’yi. O da önümde domalma durumuna geçti ve ayaklarını göbeğinin altında toplayarak, o muhteşem görsel güzellikteki kalçalarını önümde sergiledi. Öylesine güzel, öylesine nefes kesici bir pozdu ki, bir müddet seyretmekten kendimi alamadım. Daha sonra onun önüne gelerek, penisimi ağzına verip yalamasını ve kayganlaştırmasını istedim. O da büyük bir keyifle az sonra arkadan içine girecek olan penisimi ağzına alıp yalamaya başladı. İyice kayganlaştıktan sonra, hemen tekrar arkasına geçerek, karanfil gibi açılan o daracık deliğine başını dayadım. Arka deliğinden içeri girmek çok kolay olmadı Mine’nin. Öylesine dardı ki arka deliği, girmek için bir hayli uğraşmak zorunda kaldım. Birkaç kez vajinasına girip, oranın kayganlığı ile ıslattığım penisimi, tekrar arka deliğine dayayıp, bu kez belinden kavrayarak, bir yandan kendime çekerken, bir yandan da iyice öne doğru abanmaya başladım. Ağır ağır daracık delikten içeri girmeye başlayan penisim, böylesine muhteşem güzellikteki kalçaların arasındaki kuş yuvasına girmenin de mutluluğunu yaşıyordu sanki. Ağır ağır Mine’nin içine girdim arka deliğinden. Artık dibine kadar dayanmıştı penisim. Mine’nin yusyuvarlak kalçaları, kasıklarıma öylesine güzel bir baskı yapıyordu ki, kendimden geçtim. Tekrar beline sarılarak, önümdeki bembeyaz kalçaların arasındaki daracık deliğin içine girip çıkmaya başladım bu kez. Kelimelerle anlatılamayacak güzellikte bir zevkti bu. Son derece beğendiğim, çok hoşuma giden ve benim için adeta güzellik tanrıçası gibi bir kadını bu kez arkadan beceriyordum ve onu bu şekilde becermem, onun da çok hoşuna gidiyordu. Uzanıp, bir yandan göğüslerini okşarken, bir yandan da o müthiş güzellikteki yusyuvarlak omuzlarını okşayıp, aynı zevki birlikte almaya çalışıyordum.
Doğrusu, harikulade bir güzellikte olan bu sarışın kadını bu şekilde becermek bana çok büyük bir zevk veriyordu. Sanırım aynı zevki o da alıyor olmalıydı ki, kalçalarını öne arkaya hareket ettirerek, birlikte çok güzel bir ritm tutturuyorduk. Uzun bir müddet, Mine’nin daracık arka deliğine bu şekilde girip çıktıktan sonra, geleceğimi anladım. Penisimin ucu atıyordu. Hemen Mine’nin beline iyice sarılıp, sıkı bir şekilde kendime çekerken, bir yandan da kalçalarımın olanca gücüyle kendimi ileriye itip, penisimin iyice bu karanfil gibi delikten dibine kadar girmesini sağladım. Bir yandan da Mine’ye, “Hadi tatlım… Hadi bir tanem… Hadi güzelim… Birlikte gelelim… Birlikte zevkin doruklarına çıkalım aşkım…” diyerek, onun da benimle birlikte boşalmasını istedim.
Taa dibine kadar Mine’nin arka deliğinden içeriye gömülen penisimin ucu iyice kabarmış, içindeki menileri, Mine’nin derinliklerine boşaltıyordu. Altımdaki Mine’de gelmeye başlamış, o da kendini iyice geriye atıp, kendini adeta bana yapıştırmıştı. Ben onu kendime iyice çekerken, kendimi de o yusyuvarlak, muhteşem kalçalara iyice kilitlemiştim. Dünyada böylesine bir güzellik olamazdı. Böylesine müthiş bir zevk olamazdı. Böylesine harikulade bir pozisyon bulunamazdı. Mine’yi bu şekilde arkadan becermeye doyamıyordum adeta.
Küçük küçük kendimi Mine’nin içine sokup çıkararak, boşaldıktan sonra, onu da öne doğru itip, ben de üstüne yığıldım. Her ikimiz de terden sırılsıklam olmuştuk. Fakat, ikimiz de müthiş keyifli bir zaman dilimi yaşamıştık. İkimiz de çok mutluyduk. Ben de Mine’nin içinden çıkmadan, bir elimi kadınlığına, bir elimi de göğüslerine koyarak, birlikte bu şekilde tatlı bir uykuya daldık…
Taa ki, aradan ne kadar geçtiğini hatırlamadığım bir zaman sonra, penisimin Mine’nin o daracık deliğinin içinde tekrar uyanmaya, kabarmaya başlayana dek
selam ben oguz yaş 32 boy 180 kilo 80 istanbul sexste sınır tanımayan ciftler ve olgun bayanlar ister real sexs ister telefonda sınırsız sexs için arayın telefonda tüm fantazileri doyasıya beraber yaşayalım evli ciftler gizlilik ve temizlik benim için cok önemli yataktaki sırdaşınız olurum büyük alet isteyen arayın 0536 025 65 73 özel noya acıktır
YanıtlaSil